Arap Krallıklarında Özgürlük Talepleri

Zehra Yaman – Krallıkla yönetilen Fas, Ürdün, Bahreyn, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan ve Umman’da, özgürlük talepleri Arap uyanışı sürecinin etkisiyle daha çok seslendiriliyor.

Fas’ta barışçıl yollarla kazanılan talepler, Bahreyn ve Kuveyt’te olaylı gösteriler ve tutuklamalarla karşılanıyor.

Tunus’ta Aralık 2010’da başlayan gösteriler, Hz. Muhammed’in soyundan gelen Alauit ailesinin yönettiği Fas’a da sıçradı. Fas’ta Ocak sonunda başlayan gösteriler, 20 Şubat’ta kitlesel bir harekete dönüşme çabasına girdi.

Protestolara katılanların anayasal reform talebi üzerine Kral VI. Muhammed Rabat, çalışmalarına halkın da katılacağı yeni bir anayasa hazırlanacağı sözünü verdi.

Kral, yeni anayasada hukukun üstünlüğünü, yargının bağımsızlığını, başbakanın yetkilerinin artırılmasını ve kendi yetkilerini sınırlandırılacağını belirtti. Kral VI. Muhammed Rabat, sözünde durduğunu göstermek üzere ertesi gün 18 kişiden oluşan anayasa komisyonu kurdu.

Kral VI. Muhammed Rabat, babası Kral II. Hasan döneminde yaygın olan siyasi tutuklulara yapılan işkencelere son vererek, siyasi tutukluları serbest bıraktı. Fas’ta yapılan somut reformlar, ülkede Arap baharının yumuşak geçmesini sağladı.

-Ürdün’de Arap Baharı-

Çevre ülkelerde yaşanan devrim dalgası Fas Kralı’ndan sonra Ürdün Kralı Abdullah’ı da harekete geçirdi. Kral Abdullah, meclisteki milletvekilli sayısını 120’den 140’a yükseltip, sınırlı anayasal reformlara onay verirken, bir yandan da meclisi feshederek, seçim yasasını değiştirdi.

Kral, aynı zamanda halkın tepkisini çeken bir uygulamaya giderek petrol fiyatlarını arttırdı. Bu süreçte Kral Abdullah, üç kez başbakan değiştirdi. Düşünce kuruluşu Carnegie Endowment, Ürdün Kralı Abdullah’ın, pozisyonunu korumak için parlamentoyu ve başbakanı ‘günah keçisi’ gösterdiğini ve bu nedenle parlamentoyu feshederek başbakanı değiştirdiğini ileri sürdü.

Anayasal olarak hükümeti ve monarşiyi eleştireni tutuklama hakkı olan Kral, sosyal medyaya sansür getirdiği eleştirileriyle karşılaşan, ‘yeni basın kanununu’ yürürlüğe koydu. Kanuna göre, internet sayfasında yer alan doğru olmayan bilgi ve krallık karşıtı görüşlerden, yazar ve sayfa editörü sorumlu tutuluyor.

Es-Safir gazetesine konuşan Ürdünlü yazar Muhammed Farac, yeni basın yasasının ülkedeki birçok yasa gibi, belirsiz ‘gri renkte’ bir yasa olduğunu söyledi. Yazar Farac, halkı yatıştırmak için Kral’ın siyasi tutukluları serbest bırakacağına dair raporlar olduğunu söyledi.

Kral’ın seçim yasasında bir bölgeden bir kişiye oy verilmesine yönelik yaptığı değişiklik, muhalif kanadı sokaklara döktü. Müslüman kardeşlerden oluşan İslami Hareket Cephesi (İHC), seçim yasasını protesto ve değişmesini talep etmek için eylemler düzenlediğini açıkladı. İHC, seçim yasasında yapılan reformun hiç bir şeyi değiştirmediğini iddia etti.

-Ürdün’de İsrail etkisi-

Ayrıca, İsrail Savunma Bakanlığı Diplomasi-Güvenlik Bölümü Başkanı Amos Gilad, İsrail’in Ürdün rejimini korumak için elinden geleni yapması gerektiğini açıklamış, “Bizim güvenlik sınırımız Ürdün ve Irak arasında işlemektedir. Bu da Ürdün’ün terörizmi kontrol altına alması, bizim de ulusal güvenliğimizin korunması anlamına gelmektedir. Bu yüzden Ürdün’ün istikrarı için yardımcı olmalı ve desteklemeliyiz” diye konuşmuştu.

-Bahreyn ve Kuveyt’te Arap Baharı-

Kral Hamad Bin İsa El Halife’nin yönettiği Bahreyn’de ise, Arap devriminin etkisini, azınlıktaki Şiileri harekete geçirmesiyle kendini gösterdiği ifade ediliyor. Eylemciler ülkede, kişisel özgürlüklerle din ve ifade özgürlüğü olmadığı gerekçesiyle gösteriler düzenledi. Gösteriler sonucu, aralarında insan hakları savunucusu Abdulhadi el-Havace’nin de bulunduğu 9 kişi, “Monarşiyi yıkmak ve anayasayı değiştirmek için terörist grup kurmak” suçundan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Kuveyt’te ise muhalefet, seçme ve seçilme hakkı için eylemler düzenledi. Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el-Ahmed el-Sabah’ın muhalefetin son seçimlerde mecliste 40 sandalye kazanmasının ardından parlamentoyu feshetmesi üzerine başlayan protestolara Selefiler, Müslüman Kardeşler Teşkilatı, Şiiler ve “vatansızlardan” oluşan muhalif gruplar katılıyor.

Kuveyt Ulusal Cephesi Genel Koordinatörü Ahmed ed-Deyyin, krizin seçim yasasının değişmesiyle tırmandığını belirterek, “Ülkedeki krizi, anayasayı görmezden gelerek şeffaf olmayan seçimlerde ısrar eden iktidar partisi çıkardı” dedi.

Deyyin, hükümetin halkın taleplerini görmezden geldiğini savunarak, krizin aşılabilmesi için iktidarın seçim yasası değişikliğini geri çekmesi halinde gerginliğin azalabileceğini belirtti.

Ülkedeki son gösterilerin temelinin Arap Baharı öncesine dayandığını dile getiren Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Veysel Ayhan ise, Arap Baharı’nın ülkedeki protestolara katılımı daha da arttırdığını ifade etti.

Sorunun, bölgedeki demokratikleşme sorunu olduğunu, ülkenin ekonomik ve teknolojik açıdan geliştiğini ancak bireysel haklarda aynı ilerlemeyi kaydedemediğini savunan ORSAM Ortadoğu Araştırmacısı Nebahat Tanrıverdi de, Kuveyt’te herhangi bir rejim değişikliğine bölge devletlerinin müsaade etmeyeceğini ileri sürdü.

– Ekonomik gelirin yüksek olduğu krallıklarda protestolar-

Arap uyanışının somut anlamda etkilemediği ve ekonomik refah seviyesi dünya ortalamasının üzerinde olan Katar Krallığı ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) halk, ekonomik sıkıntılar yaşamasa da siyasi reform çağrısında bulunarak bölgede yönetim karşıtı devrimlerin başlangıcında krallıklara, bulundukları görevlerden istifalarını isteyen mektuplar gönderdi.

Doç. Dr. Veysel Ayhan, bu ülkelerde halkın daha çok siyasi talepleri olduğunu söyledi. Ayhan, Katar ve BAE’de yabancı nüfusun yerel nüfustan fazla olduğunu, kalkınmanın merkez şehirlerle sınırlı kalarak kırsal alana yayılmadığını ve yerel halkın gelir dağılımındaki düzensizliği de yönetimlere bildirdiğini söyledi.

Bu ülkelerin nüfusunun yüzde 90’ını yabancılar oluşturduğu için, yerel halkın çoğulcu bir hareket meydana getiremeyeceğini vurgulayan Ayhan, sözkonusu ülkelerde yönetimi elinde bulunduranların halk tarafından kabul edilmiş olması ve halkın taleplerini doğrudan yönetime iletebilmesi nedeniyle büyük eylemlerin yaşanmayacağını iddia etti.

Öte yandan Katarlı şair Muhammed el- Acemi, Katar emiri Şeyh Hamad bin Halife el Sani’ye hakaret ettiği gerekçesiyle geçen yıl tutuklandı ve gizli görülen mahkeme süreci devam ediyor.

-Umman’daki gelişmeler-

Umman da, diğer körfez ülkeleri gibi nüfusu büyük oranda yabancılardan oluşan bir ülke. Arap uyanışıyla Umman’da da özgürlük talepleriyle gösteriler düzenlendi. Umman Sultanı Kabus bin Said, gösteriler sonucu ekonomik reformlar yaptı.

Doç Dr. Ayhan, bu ülkedeki durumu, “Umman’da insanların asıl taleplerinin ekonomik değil siyasi” şeklinde yorumladı.

Son yapılan değişikliklerle 21 yaşını dolduran Ummanlılara oy kullanma hakkı tanınmasına rağmen Sultan, seçimlerin ardından istediği kişileri parlamentoya atama hakkını elinde tutmaya devam ediyor.

Kadınların siyasal alanda temsil edilmesine önem veren Sultan Kâbus, kendisine danışmanlık yapması için kurdurduğu ‘Danışma Şurası’na 4 kadın atadı.

Suudi Arabistan’da ise 2011’de yönetim karşıtı gösteriler başladı. Protestocular, eylemlerini eşit haklara, ifade ve din özgürlüğüne sahip olmak ve siyasi tutukluların serbest bırakılması için yaptıklarını açıkladı.

Bunun üzerine Suud Kralı Abdullah bin Abdülaziz’in, kadınların Şura’da çalışmasını onaylayarak oy verme hakkı gibi reformlar yaptığı belirtiliyor.

Yayıncı: Ekrem Kaftan

Kaynak: AA


This entry was posted in TR and tagged by News4Me. Bookmark the permalink.

About News4Me

Globe-informer on Argentinian, Bahraini, Bavarian, Bosnian, Briton, Cantonese, Catalan, Chilean, Congolese, Croat, Ethiopian, Finnish, Flemish, German, Hungarian, Icelandic, Indian, Irish, Israeli, Jordanian, Javanese, Kiwi, Kurd, Kurdish, Malawian, Malay, Malaysian, Mauritian, Mongolian, Mozambican, Nepali, Nigerian, Paki, Palestinian, Papuan, Senegalese, Sicilian, Singaporean, Slovenian, South African, Syrian, Tanzanian, Texan, Tibetan, Ukrainian, Valencian, Venetian, and Venezuelan news

Leave a Reply