Bahîsçilerin ilginç ‘tarla sürme; teknikleri
Dünya futbolunun başı, özellikle son yıllarda bahis şebekeleriyle dertte. Çete üyeleri para kazanmak için ilginç ‘tarla sürme’ yöntemleri geliştiriyor.
Paganese maçı sırasında ve sonrasında kendini aşırı derecede halsiz hisseden 4 oyuncunun kan tahlilleri de aynı sonucu verdi. Polisin kısa süreli araştırmasında oklar kaleci Marco Paolini’yi gösteriyordu.
Telefon kayıtlarını inceleyen polis, şüpheliyi tespitte doğru yolda olduğunu görüyordu. Kaleci, uluslararası bir bahis şebekesinden takımının kaybetmesi için yüklü miktarda para alıyordu. Takım arkadaşlarını ‘ikna’ edemeyen Paolini, sıra dışı bir yönteme başvurup arkadaşlarının içecek ve yemeklerine uyku hapı katıyordu. Polisin başlattığı operasyonla kısa sürede şikenin sadece 3. Lig ile sınırlı olmadığı ortaya çıkıyor, Sene A takımlarına kadar uzanan bir skandal ortaya çıkıyordu. Sıra dışı yöntemlerle şike teklif eden şebekenin adresi ise İtalya’dan binlerce kilometre ötedeki Singapur’du. Aralarında eski mill oyuncular Cristiano Doni, Giuseppe Signori ve kaleci Paolini’nin bulunduğu birçok isim hapis ve pİra cezası alıyordu. İtalya’daki bu sıra dışı şike örneği, aslında futbol dünyasına musallat olan bu virüsle mücadele etmenin ne kadar zor olduğunu ortaya koyuyordu. US Cremoneşe’li oyuncu kaza yapmasa İtalya’yı sarsan skandal ortaya çıkmayacaktı. UEFA’nın yılda 30 bin maçı gözlem altına alması için vazifelendirdiği Sportradar firmasından Darren Small, yeşil sahalardaki maç sonucu manipülasyonlarıyla mücadele etmenin her geçen gün zorlaştığına işaret ederek “Müthiş teknikler geliştiriyorlar. Biz bir tekniği çözerken, onlar çoktan yeni teknik geliştirmiş oluyorlar. Bu yolla yüzlerce milyon dolar kazanıyorlar ve her defasında bu işlerin merkezi Asya ülkeleri oluyor.” diyor. Small’a göre, Avrupa’daki maçların en az yüzde 1 ‘inin sonucuna şike ve manipülasyon etki ediyor.
Türkiye’deki 3 Temmuz şike soruşturmasında ortaya çıkan en dikkat çekici şifrelerden biriyle söyleyecek olursak, Avrupa’daki maçların en az yüzde 1’inde ‘tarlalar sürülüyor’. Biz de liglerin başlamasıyla birlikte futbol heyecanının yavaş yavaş yükseldiği şu günlerde uluslararası şike şebekesinin geliştirdiği ilginç ‘tarla sürme’ metotlarını derledik. Kanaatimiz, futboldaki ‘tarımsal faaliyetler’ ile başa çıkmanın gerçekten çok zor olduğu yönünde! Stat ışıklarının söndürülmesi: 3 Kasım 1997’de oynanan West Ham-Crystal Palace maçında Frank Lampard ev sahibi adına skoru 2-2’ye getirince birden stadın ışıkları söndü. İlk bakışta teknik bir arıza gibi duran ışıkların sönmesinin planlı bir girişim olduğu uzun araştırma sonucu ortaya çıktı.
Asya’daki bahis kurallarına göre; bir maç ikinci devre oynanırken çeşitli sebeplerden dolayı tatil edilir veya kesintiye uğrarsa o anki skor geçerli oluyordu. Stadın elektrik teknisyenini ‘satın alan’ şike şebekesi maç 2-2’ye gelince amacına ulaşıp bahisten on binlerce dolar kazanıyordu.
Benzer durum 1,5 ay sonra oynanan Arsenal-VVimbledon maçında tekrarlanıyordu. Skor 00 devam ederken ikinci devrenin 13. saniyesinde stat karanlığa bürünüyordu. Bahisçinin kulüp satın alması: Finlandiya Ligi’nin üst düzey takımlarından AC Allianssi ve FC Haka güç dengesi olarak birbirine oldukça yakındı. 7 Temmuz 2005’te oynanan maçı FC Haka sıra dışı bir skorla 8-0 kazanıyordu. FC Haka’lı oyuncuların mükemmel oyunundan ziyade AC Allianssi’li oyuncuların kötü ötesi futbolu dikkatleri çekiyordu. Örneğin kaleci yavaşça vurulan topu tutma yerine ters köşeye atlıyordu. Olayın gerçek boyutu kısa süre sonra ortaya çıkıyordu.
Takımı kısa süre önce satın alan Çinli Ye Zheyun, çok sayıda Belçikalı ‘isimsiz’ oyuncu getiriyordu. Oyuncularına kaybetme emri veren Ye Zheyun’un oyunu kısa süre sonra ortaya çıkıyordu. Takım kaybederken Zheyun ve ortakları milyonlar kazanıyordu. Şikenin tespitiyle AC Allianssi iflas ediyordu.
Oyuncu ve teknik adam hediyesi: 2012 yılında Avustralya’nın Melbourne şehrinin Southern Stars kulübüne gelen bir adam, tüm masraflarını ödeyeceği 5 ingiliz oyuncu ve bir teknik adamı hediye etmek istediğini söylüyordu. 2. Lig’de oynayan takımın yönetim kurulu bu harika teklife tereddütsüz evet diyordu. Yeni teknik adam ve oyuncuların takıma gelmesiyle yenilgiler yenilgileri takip ediyordu. Avustralya polisine gelen bir ihbar üzerine 2013’te başlatılan soruşturma, gerçeği ortaya çıkarıyordu. İngiliz oyuncular, Asyalı şike şebekesi tarafından ayarlanmıştı. Antrenör ise diploması bile olmayan sıradan biriydi. Bazı maçlarda oyuncuların saha içinde birbirlerine ‘daha fazla gol yiyelim’ diye bağırdığı bile tespit edilirken, kazanan yine bahis şirketleri oluyordu.
Sahte mill takım: 7 Eylül 2010’da Bahreyn-Togo maçının skoru herkesi şaşırtıyordu. Afrika’nın güçlü ekiplerinden Togo, sıradan birtakım olan Bahreyn’le oynadığı hazırlık maçını 3-0 kaybediyordu.
Hakem, skorun 8-0 olmasını Bahreyn’in attığı nizami 5 golü iptal ederek önlerken, asıl şok maçtan kısa bir süre sonra Togo Futbol Federasyonu’nun “Biz Bahreyn’e mill takımı göndermedik” açıklamasıyla yaşanıyordu. Singapur merkezli şike şebekesi tarihin en önemli dolandırıcılığına imza atıyordu. Şebeke, ‘futbolun sıradan ülkesi’ Bahreyn’in yenmesi için ‘sahte’ bir Togo mill takımı ayarlıyordu. Bahreyn’in kazanması ama farklı kazanmaması gereken bir skorla şebeke milyonlar kazanıyordu. Hakemin nizami 5 golü iptal etmesi de oyunun bir parças oluyordu. Ayarlanan hakemlerle tüm goller penaltıdan: 9 Şubat 2011 ‘de Letonya ile Bolivya’nın Antalya’da oynadığı hazırlık maçında futbol kurallarında yazmayan bir penaltı tekrarı oluyordu. Hakem Macar Krisztian Selmeczy’nin yönettiği maç 2-1 Letonya’nın galibiyetiyle sona ererken, 3 gol de penaltıdan atılıyordu. 42. dakikada Letonyalı Verpakovskis’in kullandığı penaltıyı Bolivyalı kaleci kurtarmasına rağmen, hakem Selmeczy hiçbir kural ihlali olmamasına rağmen tekrarlatıyordu. Ertesi gün Bulgaristan-Estonya maçını yine Macar Selmeczy yönetirken, maç 2-2 bitiyordu. Tesadüf bu ya, tüm goller yine penaltıdan atılıyordu. İki maçta 7 penaltı dikkat çekerken, bahis şirketlerinin maçın skorunun 2,5 gol üstü ., olması her şeyi kısa sürede ortaya çıkarıyordu. Singapur merkezli çete ‘atadığı’ Macar hakemle sonuca penaltılarla ulaşıp cüzdanını dolduruyordu.
Satın alınan mill takım: El Salvador Mill Takımı’nın Meksika’ya 5-0, ABD’ye 2-1, Paraguay’a 4-1 ve ABD kulüplerinden DC United’e 2-1’lik skorlarla yenilmesi federasyon yetkililerini şüphelendiriyordu. 6 aylık bir araştırma sonunda tam 20 oyuncunun Asyalı şike ve bahis şebekesiyle anlaşıp maddi menfaat karşılığında mill maçlarda yenildiği tespit ediliyordu. Federasyon, 20 oyuncudan 14’ünü ömür boyu futboldan men ediyordu. El Salvadorlu oyuncular 5-0 yenildikleri Meksika maçında mücadele etmedikleri gibi, yakaladıkları gol pozisyonlarını amatörce harcayınca dikkat çekiyorlardı.
2010 Dünya Kupası öncesi dolandırıcılık: 2010 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak olan Güney Afrika, organizasyon öncesinde hazırlık maçları yapıyordu. 31 Mayıs’ta Güney Afrika’nın rakibi Guatemala olurken, maçın hakemi ceza sahası dışında, oyuncunun eliyle teması hiç olmayan bir pozisyonda penaltı noktasını gösteriyordu. Binlerce kişinin görmediğini hakem görürken, olayın ardındaki pis kokular kısa süre sonra ortaya çıkıyordu. Dünya Kupası öncesi Singapur’daki şike ve bahis şebekesiyle irtibatlı olan bir araba lastiği markası, ekonomik krizde olan Güney Afrika Futbol Federasyonu’nun başkanıyla irtibata geçerek maçın sonucuna tesir edecek ‘ayarlamayı’ yapıyordu. Asyalı şebeke Güney Afrika’nın hazırlık maçı programını yaparken, ayarladıkları hakemlerle istedikleri sonuçları aldırıyorlardı.