Suudi Arabistan’ın 2 Ocak’ta terör suçlamasıyla 46 zanlı ile Şii din âlimi Nemr Bakır en-Nemr’i idam etmesi üzerine Riyad-Tahran arasında çıkan kriz tüm Ortadoğu’ya sıçradı. Tarafların krizi mezhepsel söylemlerle tırmandırması, İran Sana Büyükelçiliği’nin vurulduğu iddiası ve Lübnan Hizbullah’ının intikam çağrısı Şii-Sünni kutuplaşmasının yaşandığı ülkelerdeki gerilimleri de tetikledi. Yemen, Suriye ve Irak’ta iç savaş hali şiddetlendi. Bahreyn, Lübnan ve Kuveyt’te mezhep ayrışmaları keskinleşti. Suudi Arabistan’ın ardından Bahreyn, Cibuti, Sudan ve Kuveyt de Tahran ile diplomatik ilişkileri kesti, İranlı diplomatları sınır dışı etti. Katar ile Birleşik Arap Emirlikleri de ilişkileri en düşük seviyeye çekti.
Zirve Üniversitesi’nden Ortadoğu Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Alper Dede, Riyad’ın Nemr’i idam ederek Ortadoğu’da yanan etnik-mezhebi ateşe bir varil benzin döktüğünü vurgularken, Afrika kıtasına kadar sıçrayan krizin daha da büyüyeceğini öngörüyor. Dede, büyüyen şiddetin bumerang etkisiyle dönüp Riyad’ı da vuracağına dikkat çekiyor. İstanbul Üniversitesi’nden Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Bekir Günay ise Suudi-İran çatışmasının ardında küresel aktörlerin Ortadoğu’da ipleri gevşetmesinin rol oynadığını düşünüyor. ABD’nin son dönemde verdiği Ortadoğu’dan çekilme sinyalinin Rusya’nın yanında Suudi Arabistan gibi yerel aktörlerin öne çıkmasına yol açtığını, karşıt kutbun da İran ile Suudi Arabistan’ı birbiriyle törpülemeye yöneldiğini aktarıyor.
Riyad-Tahran çatışmasının bazı Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde oluşturduğu etkiler şöyle:
YEMEN:Arap-Acem çatışmasının ilk artçı şoku Suudi Arabistan’ın güney komşusu Yemen’de yaşandı. Riyad, Tahran’a yönelik öfkesini Yemen’deki Şii Husilerden çıkardı. Yemen iç savaşında rejimi destekleyen Suudiler, İran ile patlak veren krizin hemen sonrasında Yemen’in başkenti Sana’daki Husi hedeflerine hava saldırısı düzenledi. Ancak Yemen makamları vurulan binanın Husi militanlarınca kullanıldığını, diplomatik temsilcilik olmadığını açıkladı. Yerel kaynaklar, Riyad’ın idam krizi sonrasında Yemen’e yönelik hava saldırılarını artırdığını, İran destekli Husi güçlerinin misillemeye hazırladığını bildiriyor.
BAHREYN:İdam krizi sonrasında Riyad’a arka çıkan devletlerin başında doğu komşusu Bahreyn geldi. Bahreyn krizin ilk haftasında Tahran ile diplomatik ilişkilerini sonlandırdı, İranlı diplomatları sınır dışı etti. Yazılı açıklama ile de Riyad yönetiminin terörle mücadelesine destek verdiğini duyurdu. Coğrafi konumu itibarıyla Suudi Arabistan ile İran’ın arasında sıkışan 1,3 milyonluk Bahreyn’de yönetim azınlıktaki Sünnilerin elinde olsa da ülke nüfusunun yüzde 70’ini Şiiler oluşturuyor. Arap Baharı sürecinde Şiilerin yönetim karşıtı eylemleriyle yüzleşen iktidardaki Halife ailesi, İran-Suudi çatışmasında Sünni blokta saf tutarak, ülke içinde patlak vermesi muhtemel Şii ayaklanmalarını müttefiklerinin desteğiyle bertaraf edebileceğini hesaplıyor.
SURİYE-IRAK:Hiç tartışmasız İran-Suudi çekişmesi en çok Irak ve Suriye’yi etkiledi. Riyad liderliğinde başlayan Sünni kutuplaşma Şii hilalinde yer alan iki ülkedeki çatışmalara benzin döktü. Bağdat ve Şam yönetimlerinin krizde İran’ın yanında saf tutması Körfez bölgesinden beslenen Selefi radikal gruplarının sahadaki çatışmaya hız vermelerine yol açtı. Vekâlet ordularının çarpıştığı Irak-Suriye eksenindeki etnik ve mezhebi savaşın yeni dönemde şiddetlenerek derinleşeceği öngörülüyor. Sünni blokun İran ekseninde yer alan Irak-Suriye cephesindeki Selefi savaşçılara el altından arka çıkması kuvvetle muhtemel. İran’ın ise Devrim Muhafızları, Şii Hizbullah ve Şii milis güçleri sahaya sürmesi bekleniyor.
LÜBNAN:Şii Hizbullah’ın kalesi konumundaki ülke Riyad karşıtı kitle gösterilerine sahne oldu. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Suudilerin Şeyh Nemr’i katlederek Şii dünyasına kanlı bir mesaj gönderdiğini, Hizbullah’ın misliyle karşılık vereceğini duyurdu. Lübnan’da yükselen tansiyon sınırda İsrail ile düşük yoğunluklu çatışmaları yeniden tetikledi. Kriz sonrası İran’a arka çıkmaya çalışan Hizbullah’ın Suriye ve Irak’taki silahlı varlığını artırmaya yöneldiği ifade ediliyor.
KUVEYT:Kuveyt de Riyad’ın yanında saf tuttuğunu İran’daki büyükelçisini geri çekerek gösterdi. 2,7 milyonluk Körfez ülkesini yöneten Emir el Sabah, Suudi Arabistan’ın Tahran Büyükelçiliği ile Meşhed Konsolosluk binalarının ateşe verilmesi üzerine Tahran ile diplomatik ilişkileri kesti. Kriz üzerine ziyarete gelen İran Dışişleri heyetine, ülkenin Riyad ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyeleriyle dayanışma içinde olduğu söylendi.
SUDAN-CİBUTİ-SOMALİ: Afrika ülkelerinden Somali, Sudan ve Cibuti de Riyad’a arka çıktı. Afrika ülkelerinin binlerce kilometre ötede cereyan eden krizde, etnik-mezhebi hassasiyetlerden öte, çıkarları üzerinden taraf oldukları görüldü. Riyad’ın Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından insan hakları suçundan soruşturulduğu dönemde sahip çıktığı Sudan lideri Ömer el-Beşir, idam krizi sonrasında Tahran Büyükelçisini geri çekti. Ayrıca Sudan’daki İranlı diplomatların da ülkelerini terk etmelerini istedi. Cibuti de Tahran ile diplomatik ilişkileri kestiğini duyurdu. Cibuti’nin İran karşısında saf tutmasında, Tahran destekli Husilerin Yemen’de sebep oldukları iç savaşın güneybatı komşusu Cibuti’ye getirdiği ağır mali ve mülteci yükünün rol oynadığı görülüyor. Somali ise İran’ı Afrika kıtasında istikrarı bozmaya çalışmakla suçlayarak Tahran’daki büyükelçisini geri çağırdı, İranlı diplomatların ülkeyi terk etmelerini istedi. Somali’nin Riyad safında yer almasında ülkede etkili olan silahlı Selefi gruplardan gelen tehditlerin de rol oynadığı öğrenildi.
Türkiye tarafsız kalmalı
Yeni mezhebi bloklaşma son dönemde Riyad’a yanaşan Ankara’yı da zor durumda bıraktı. Ankara’dan gelen açıklamalar hükümetin Riyad’ı haklı gördüğü yorumlarına sebep oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Nemr’in idamını Suudilerin iç meselesi olarak yorumlaması, Dışişleri’nin yayınladığı yazılı açıklamada idama değinmeyip, İran’daki Suudi diplomatik temsilciliklerin yakılmasını eleştirmesi, hemen ardından İran’ın Ankara Büyükelçisi’ni Dışişleri’ne çağırıp, İran medyasına Erdoğan ile ilgili yansıyan olumsuz ithamlara son verilmesinin istenmesi Ankara’nın İran karşısında Sünni Blok’a daha yakın durduğunu hissettirdi. Ancak kıdemli diplomatlar, Türkiye’nin bu ortamda herhangi bir tarafa yakın olması durumunda, diğer kutup tarafından hedefe konulacağına işaret ediyor.