Yapılan ortak açıklamada, Katar’ın Körfez İşbirliği Konseyi’nin ilkelerine aykırı davrandığı ifade edildi. Dün açıklanan bildiride Katar’ın üye ülkelerin iç işlerine karışmama, istikrar ve güvenliği bozucu unsurlara ve ‘hasım medya’ya destek vermeme gibi ilkelerin altına imza attığı hâlde anlaşmayı ihlâl ettiği iddia edildi. Kararın perde arkasında Körfez ülkelerinde de ciddi bir siyasi ve ekonomik güç haline gelen Mısır merkezli Müslüman Kardeşler (İhvan) hareketini bitirme operasyonuna Katar’ın destek vermemesinin bulunabileceği belirtiliyor.
Dün yapılan açıklamada, tarafların geçen yıl 23 Kasım’da imzaladığı anlaşmanın üzerinden üç aydan fazla zaman geçtiği ancak Katar’ın politikalarında bir değişikliğe gitmediği belirtildi. Üç ülke Doha’ya politikalarını acil bir biçimde yeniden gözden geçirme çağrısında da bulundu. Katar kabinesinden yapılan açıklamada ise bu üç ülkenin aldığı kararın kendileri için bir sürpriz olduğu ve bu durumun kendileri için üzücü olduğu belirtildi. İstikrar ve güvenliğe sadık kalmaya devam edeceklerini söyleyen Katar makamları, misillemenin ise söz konusu olmadığını açıkladı. Katar için beklenmedik bir hamle olan kararın ardından Suudi yatırımcıların da etkin olduğu Katar borsasında yüzde 2,3 oranında değer kaybı yaşandı.
Müslüman Kardeşler mensubu Muhammed Mursi yönetimini açıkça destekleyen Katar, 3 Temmuz askeri darbesinden sonra Mısır’ı terk etmek zorunda kalan çok sayıda hareket mensubuna da ev sahipliği yapmaya başlamıştı. Suudi Arabistan ise darbeyi destekleyen açıklamaların yanında finansal olarak da Kahire’deki geçici yönetimi destekleme sözü vermişti. Başta Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan olmak üzere bazı Körfez ülkeleri İhvan’la bağlantılı bazı siyasi hareketlerin ülkelerinde siyasi istikrarsızlığa yol açtığını öne sürüyor.
Körfez ülkeleri daha önce de açıkça İhvan hareketini desteklediğini öne sürdükleri El Cezire televizyonu nedeniyle Katar’a şikâyetlerini iletmişti. Kısa sürede bölgede dikkatleri üzerine toplayan El Cezire ise, söz konusu iddiaları reddederek bağımsız ve tarafsız yayından yana olduklarını savunuyor. Ortak bildirideki ‘hasım medya’ ifadesinin bu kanalı kastettiği düşünülüyor.