Ortadoğu Uzmanı Kaan Dilek, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Sudan ile İran arasında gerilimin tırmanmasının tek nedeninin, Şii dini lider Nimr Bakır el Nimr’in idam edilmesi olmadığını söyledi. Zaten safları belli olmuş bir savaş durumunun devam ettiğine dikkat çeken Dilek, “Suudi Arabistan ile İran arasında, Körfez ülkelerinin içinde olduğu, gerek Irak’ta olsun gerek Lübnan’da olsun, gerek Suriye’de olsun zaten bir vekâlet savaşı mevcuttu. Hatta Sudan bir yıl öncesinden İran’ın birçok merkezini kapatmıştı” dedi.
‘İRAN MUHALEFETİ DIŞ GÜÇLERLE İŞBİRLİĞİ YAPMIŞ OLABİLİR’
Suudi Arabistan ile İran arasında ortaya çıkan krizde ABD ve Batı ülkelerinin etkisi olup olmadığına da değinen Dilek, bu bağlamda İran içindeki tartışmalara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. İran’da radikal muhafazakârların, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani yönetimindeki hükümetten rahatsız olduklarını ifade eden Dilek, şunları söyledi:
“Bir ay sonra, 40 gün sonra bir seçim olacak ve bu seçimler çok önemli ve İran siyasi tarihi açısından bir kader seçimi olarak görülüyor. Bu seçimler öncesi Ruhani hükümetinden haz almayan radikal muhafazakârların bir takım hareketleri, Ruhani hükümetini uluslararası alanda zayıf düşürme, hatta ülke içindeki siyasi konumunda zayıflamaya neden olacak hareketlerde bulunmaları da var. Bu hareketleri sanırım uluslararası birtakım güçlerle de işbirliği ya da etkileşim içinde yapmış da olabilirler diye düşünülüyor. Amerika’da da bir seçim olacak. 2016 onlar için de bir seçim yılı. Artık Obama yönetiminin son dönemi ve yeni gelen hükümetin siyasetlerinin ne olacağının ilk ipuçları ve işaret fişekleri de sanırım burada ortaya çıkmaya başladı. Amerika’daki radikal, muhafazakâr Cumhuriyetçi lobilerin bu tür gerginlikleri aslında bir anlamda körüklediği de gözüktü. Ve bu körüklemelere hizalanan bir takım İran için de olsun, diğer bölge ülkelerindeki iç muhalif ve iç siyasi yapılar da buna göre sanırım hizalanmalar yapıyorlar.” Dilek, Suudi Arabistan elçiliğinin basılmasının tasvip edilemez bir eylem olduğunu ve uluslararası hukuk açısından da sıkıntı yaratabileceğini belirtti.‘GENİŞLETİLMİŞ SURİYE KRİZİ’
Krizi ‘genişletilmiş Suriye krizi’ olarak gördüğünü ifade eden Dilek, “Suriye bir çekirdek kriz bölgesiydi, Irak buna eklemlendi. Suudi Arabistan ve İran gerginliğiyle beraber, genişletilmiş Suriye krizini aslında bölgeye yayıyor. Özellikle Suudi Arabistan’ın desteklediği grupların gerek Irak’ta gerek Suriye’de hatta Lübnan’daki faaliyetleri aşağı yukarı herkes tarafından biliniyor. Barışı değil de savaşı ve çatışmayı körükleyen bir tarafın, bu krizi daha da yaymayı düşündüğünü görüyorum. Hatta bazı bölge ülkeleri de buna eklemlenerek, genişletilmiş Suriye krizini tüm bölge sathında yaymaya çalışacaklardır. Çok kısa bir süre içinde bu sorunların çözüleceğini düşünmüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
‘ÇATIŞMALAR ŞİDDETLENECEK’
Suudi Arabistan ile İran arasında doğrudan bir çatışma yaşanması ihtimalinin düşük olduğunu belirten Dilek, iki ülkenin vekâlet savaşlarıyla, farklı gruplar desteklenerek, farklı ülkelerde zaten savaş halinde olduklarını söyledi. Farklı ülkelerdeki çatışmaların şiddetlenebileceğine dikkat çeken Dilek, “Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Lübnan’da daha birçok coğrafyada, iki ülkenin desteklediği gruplar arasındaki çatışmalar hızlanabilir” dedi.
‘Şİİ HAREKETLERİ KORKU YARATIYOR’
Suudi Arabistan ve Bahreyn’deki Şii nüfusun rahatsızlıkları ve bu iki ülkedeki eylemlerin artması ihtimalini değerlendiren Dilek, “Zaten bitmemişti. Bahreyn’de sürekli gösteriler var, Yemen zaten ortada, halen savaş veriliyor ve sıcak savaş son hızıyla devam ediyor. Bu daha da şiddetlenebilir mi? Mümkün. Körfez’de sadece Bahreyn, Suudi Arabistan değil, diğer bölge ülkelerinde de Şiiler var ve petrol bölgelerinde yerli Şii aşiretleri ve gruplar var. Zaten korku da buydu; Körfez’deki Şii ve petrol yataklarının zengin olduğu bölgelerdeki Şiilerin, İran’daki devrimden, bu Şii hareketlerden etkilenerek bunları eklemlenmesi büyük bir korku yaratıyordu Körfez ülkeleri açısından” dedi.