Suudi Arabistan’da hacıların Mina’da şeytan taşlaması sırasında meydana gelen izdihamda çoğu İranlı yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesinin ardından Tahran-Riyad ilişkilerindeki gerilim, “askeri kuvvet” tehditleriyle zirveye çıktı. İran cephesinden Riyad’a yöneltilen eşi görülmemiş tehditler, iki memleket arasında bugüne kadar vekalet savaşları görünümünde seyreden mücadelenin, “sıcak ve doğrudan bir çatışmaya” dönüşebileceği endişelerine yol açtı.
İran’ın askeri hücum tehditleriyle zirveye çıkan Tahran-Riyad gerilimini Anadolu Ajansı AA’ya değerlendiren İranlı uzmanlardan emekli asker ve akademisyen Ahmed İbrahimi, İran’ın tehditlerinin “caydırma” amaçlı olduğunu belirtti.
Tahran’ın hedefinin, Suudi Arabistan’ın bölgedeki etkinliğini engellemek olduğunu savunan İbrahimi, İran’a ait olduğu ve Yemen’e silah taşıdığı söylenen bir tekneye el konulması, İran uçaklarının Yemen’e inişinin Suudi öncülüğündeki koalisyon tarafından engellenmesi, İran Büyükelçisi’nin Bahreyn’den hudut dışı edilmesi ve Kuveyt’te İran’la ilişkileri olduğu belirtilen bazı kişilerin gözaltına alınması gibi sebeplerle kızgın olan Tahran’ın, Mina’daki olayı bir bahane olarak kullanıp tepkisini ortaya koyduğunu savundu.
İran’ın daha evvel de “Suudi yönetiminin Yemen’de geri adım atmaması halinde karşılık vereceği tehdidinde bulunduğunu ancak bu yönde bir adım atmadığını” hatırlatan İbrahimi, “İran’ın, Arap ülkelerinin Yemen’e saldırısından bu yana bölgedeki hegemonyası daimi geriledi. Bu süreçte Irak, Bahreyn, Yemen ve Lübnan’da çok şey kaybettiğini hissediyor. Dolayısıyla bu türden tepkilere ihtiyacı mevcut. Öte yandan (Amerika Birleşik Devletleri ABD Başkanı Barack) Obama da bu tehditler için İran’ın elini güçlendirdi” diye konuştu.
“İran’ın hücum niyeti ve gücü yok”
Tahran Üniversitesi Öğretim Üyesi ve eski mebus Celal Celalizade de “İran’ın asla Suudi Arabistan’a yönelik bir hücum niyeti ve gücü olmadığını” söyleyerek şöyle devam etti:
“Çünkü bu hücum tüm İslam aleminin tepkisiyle karşılaşacak. Ayrıca İran, ekonomik olarak iyi durumda değil. Diğer yandan böyle bir hücum Amerika Birleşik Devletleri ABD ve Suudi Arabistan’ın müttefiklerini tahrik edecek. Dolayısıyla bu tehditler daha çok dahil kamuoyuna yönelik açıklamalardır.”
Rusya’nın bölgeye gelmesi etkili oldu
Ortadoğu Uzmanı Hasan Haşimiyan ise İran’ın tehditlerinin Rusya’nın mühim bir aktör olarak bölgeye girmesiyle bağlantılı olduğu değerlendirmesinde bulunarak, “İran, Rusya’nın geri çıkmasıyla sesini yükseltme cesareti buldu. Şu anda hiç kimse Rusya’nın Suriye’de ne zamana kadar kalacağını bilmiyor.” ifadelerini kullandı.
Hamaney “muktedir” görünmeye çalışıyor
Popüler haber sitesi “İranwire”ın yöneticisi Rıza Hakikatnejad da bilhassa Hamaney tarafından Riyad’a yöneltilen tehditlerin “dahil siyasetle” ilgili olduğunu savundu. Dini önder Hamaney’in, Batı ile varılan nükleer anlaşmayla ilgili tavrını net olarak koymaması ve müzakerelerin diğer alanları da içerecek şekilde genişleyebileceği ihtimalinin Hizbullah’ı rahatsız ettiğini söyleyen Hakikatnejad, Suudi Arabistan karşısında “muktedir” bir tavır alarak kendi konumunu güçlendirmeye çalıştığını kaydetti.
“Kayıp İranlı yetkililer gözaltında” iddiası
Mina’da hayatlarını kaybeden İranlı hacıların cenazelerinin ülkelerine gönderilmesine rağmen Tahran-Riyad hattındaki gerilimin, hac için bu ülkede bulunan başta Ruknabadi ve Fuladger olmak üzere üst düzey yetkililerin akıbetlerine dair belirsizlik nedeniyle yakın dönemde yatışması muhtemel görülmüyor.
Kanun gazetesi ve başka basın organlarında, İranlı yetkililerin Suudi yönetimiyle İsrail arasındaki iş birliğiyle gözaltına alınmış olabileceği iddiaları ileri sürülürken, yitik İranlılarla ilgili soruşturma dosyasının İran İstihbarat Bakanlığına devredilmesi de hükümetin aynı yönde görüşe sahip olduğu şeklinde değerlendiriliyor.
Öte yandan Suudi yönetiminin Mina faciasıyla ilgili soruşturma raporunun da yeni bir krize yol açabileceği belirtiliyor. Son günlerde sosyal medyada yer alan mesajlarda, Riyad’ın laf konusu raporu önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklayacağı, raporda faciadan İranlıların mesul tutulduğu, İranlı yetkililerin düzmece pasaportlarla ülkeye girdikleri gibi bazı suçlamaların yer alacağı öne sürülmüştü.
Kaynak:Habervaktim